Friday, November 10, 2006

Bugün 10 Kasım. Atamızın ölümünün 68.yılı. Her sene yaptığımız gibi bu sene de okullarımızdaki törenlerle konuşmalar, şiirler ve şarkılar eşiliğinde andık Atamızı.
Bildiğiniz gibi bu sene aynı zamanda Atamızın 125. doğum yıl dönümü. İşte bu bağlamda Ata'yı herzamankinden daha farklı bir şekilde anma fırsatım oldu bu sene.

Dün akşam "Sarı Zeybekten Tangoya" adlı bir geceye katıldım. Çok hoş bir topluluk Atamızı anmak için toplanmıştı. Gece Atatürk'ün sevdiği şarkılar eşliğinde Atatürk fotoğrafları barkovizyonuyla başladı. Peki bilin bakalım barko gösterisini izlerken bize hangi ikili eşlik etti. Tabii ki rakı ve beyaz leblebi :)




Arkasından efeler çıktı sahneye. Onları Tango yapan çağdaş Türk gençleri takip etti.
Kendimi bir an İzmir'in kurtuluşunu kutlayan efeleri ve 29 Ekimlerde Pera Palas'ta yapılan Cumhuriyet balolarını düşünürken buldum. Konuşmalar yapıldı, şiirler okundu daha sonra. Hele bir tanesi vardı ki ancak bu kadar tercüman olabilir hislerimize.. Mutlaka hepiniz daha önce okumuş yada duymuşsunuzdur ama ben yine bugünün anısına paylaşmak istedim sizlerle;

Siz beni halâ anlayamadınız .
Ve anlamayacaksınız çağlarca da...
Hep tutturmuş "Yıl 1919, Mayıs'ın 19'u" diyorsunuz.
Ve eskimiş sözlerle beni övüyor, övüyorsunuz .
Mustafa Kemâl'i anlamak bu değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Bırakın o altın yaprağı artık,
bırakın rahat etsin anılarda şehitler.
Siz bana, neler yaptınız ondan haber verin.
Hakkından gelebildiniz mi yokluğun, sefaletin ?
Mustafa Kemâl'i anlamak yerinde saymak değil.
Mustafa Kemâl'in ülküsü, sadece söz değil.

Bana, muştular getirin bir daha,
uygar uluslara eşit yeni buluşlardan..
Kuru söz değil, iş istiyorum sizden anladınız mı ?
Uzaya Türk adını Atatürk kapsülüyle yazdınız mı ?
Mustafa Kemâl'i anlamak avunmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Halâ, o, acıklı ağıtlar dudaklarınızda,
halâ oturmuş, 10 Kasımlarda bana ağlıyorsunuz .
Uyanın artık diyorum, uyanın, uyanın !
Uluslar, fethine çıkıyor, uzak dünyaların..
Mustafa Kemâl'i anlamak gözboyamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil..

Beni seviyorsanız eğer ve anlıyorsanız ;
laboratuvarlarda sabahlayın, kahvelerde değil.
Bilim ağartsın saçlarınızı.. Kitaplar..
Ancak, böyle aydınlanır o sonsuz karanlıklar...
Mustafa Kemâl'i anlamak ağlamak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Demokrasiyi getirmiştim size, özgürlüğü..
Görüyorum ki, halâ aynı yerdesiniz, hiç ilerlememiş,
birbirinize düşmüşsünüz, halka eğilmek dururken.
Hani köylerde ışık, hani bolluk, hani kaygısız gülen ?
Mustafa Kemâl'i anlamak itişmek değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil.

Arayı kapatmanızı istiyorum uygar uluslarla.
Bilime, sanata varılmaz rezil dalkavuklarla.
Bu vatan, bu canım vatan, sizden çalışmak ister,
paydos övünmeye, paydos avunmaya, yeter, yeter !
Mustafa Kemâl'i anlamak aldatmak değil,
Mustafa Kemâl ülküsü, sadece söz değil...

3 comments:

Anonymous said...

bir mucize olsa ve Atatürk dirilse, ülkenin bugünkü hali eminim onu cok üzerdi :( zengin fakir ucurumu, bilincsiz sehirlesme ve gecekondular,dökülen egitim adalet sistemimiz,sayisi yüzbinlerle ifade edilen her mahallede birkac tane bulunan erkek erkege kıro kahvehanesi, töre cinayetleri, kadının toplumdaki geri konumu, onun zamanından düsük kadın oranıyla kahvehane gibi bir meclis, ahhh ahhh say say bitmez :( Atam özür dilerim senden milletim adına, mirasını çarçur ettik beceremedik iyi degerlendirmesini ! ne saglam ve helal mirasmış ama ye ye bitiremedik yaa hala :(

enginar said...

çok haklısın gaykedi, tamamen katılıyorum!

ibeking said...

enginarcım nasıl bir geceydi o? böyle atraksyonel şeyler olunca haber versene güzel arkadaşım...