Saturday, April 28, 2007



Dün yine çevrecilik faaliyetleriyle meşguldüm. Öğrencilerimizi TEMA vakfının Hadımköy'deki ağaç dikim törenine götürdük.Askeriyeyle ortak gerçekleştirilen bu günde bizim çocuklar önce asker abilerinden bir ağacın nasıl dikilmesi gerektiğini öğrendiler sonra da bol bol ağaç diktiler. Uzun zamandır geçirdikleri en güzel günlerden biriydi.Gönüllerince çimlerde oturdular,oyunlar oynadılar,ağaç diktiler,diktikleri ağaçlara kendi isimlerini verdiler..

Tabii ben de bu arada çimlere yayılıp bol bol fatograf cekme imkanı buldum:)Çiçekler böcekler çimenler ve çocukalar...

Bu arada güzel bir gelişme daha oldu...sevgili engimin bir kızı oldu,adı Seyda Duru..cok güzel,cok şirin,miniminnacık :)Duru'ya ailesiyle birlikte sağlıklı uzun bir ömür diliyorum!!

Monday, April 23, 2007


Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı...Hepinizin bayramını kutluyorum!!


Her zamanki gibi ben yine bu sabah bayram kutlamaları için okula gittim; çocukların uzun zamandır hazırlandıkları gösterileri izlemek için...Hepsi bıcır bıcır rengarenkti; keyifle,heyecanla hazırladıkları gösterileri sunmaya başladılar...Tabii en az onlar kadar heyecanlı ve sabırsız bir grup daha vardı...veliler!! Çocuklarını izleyebilmek, fotograflarını çekip kameraya alabilmek için önlerinde herşeyi ezip geçebilecek vaziyetteydiler. Hatta bir ara bir öğrenciyle bir veli arasında şöyle bir konuşma geçtiğini duydum..güler misin ağlar mısın??


Öğrencinin isyanı: Ya bu bayram çocuk bayramı değil mi?? Biz hiçbişey göremiyoruz!!!

Kızgın Velinin küçücük çocuğa cevabı: Allah Allah!! Napalım...Ben de burda çocuğumun resmini çekmek zorundayım!!!!






Tuesday, April 17, 2007


Bugün eski bir dostla yeniden buluşmanın sevincini yaşıyorum :)) Adı Jif!! Tanışıklığımız 2000 senesine dayanıyor. Gençler arası değişim programıyla gittiğim Amerika'nın Indiana eyaletinin Fortwayne kasabasında mısır tarlaları arasında yapacak daha iyi bir şey olmadığından kendisinin müptelası olmuştum...Hele sabah kahvaltılarında sıcacık pancakeler üzerine sürülen şahane Jif ve üzerine dökülen syrup gibisi yoktu...
Gecenlerde Amerika'ya giden bir arkadaşım oradan bir şey isteyip istemediğimi sordu, ben de aman yok canım ne isteyeceğim her şey var burda dedim...dememle beraber beynimde şimşekler çaktı...Hayır dur!! Evet istediğim birşey var içinde fıstık taneleri olan Jif fıstık ezmesi!!!!!

Hımmmm!!Tanrım bu nasıl güzel bir tattır ve biz neden bu şahane tattan yoksun olmak zorundayız...yok mudur şu Jif'i buraya getirmeyi düşünen bir girişimci ruh?? Yoksa bir yerlerde satılıyor da benim mi haberim yok?? Neyse en azından şimdilik (kısa) bir süreliğne de olsa bu eski dostla hasret giderebilicem :)) I LOVE YOU JIF!!!

Thursday, April 12, 2007

muffin tree

Muffin tarifi ararken bu muffin filmlerini buldum. Çok hoşuma gitti, çok komik:)Neyse gideyim de yapamazsın diyenlere inat şöyle güzel muffinler yapayım!!

Sunday, April 08, 2007



Bir arkadaşım bu resmi forwardlamış. Konuya da "gelecekteki biz" yazmış...Çok hoşuma gitti!! Gerçekten ne kadar teknolojiyle iç içe yaşadığımızı düşündüm. Neredeyse gittiğimiz her yere taşıyoruz bilgisatarlarımızı...Girdiğim her kafede önünde notebookunu açmış çalışan yada işte öylesine nette vakit geçiren birilerini mutlaka görüyorum. Zaten cep telefonlarımızı hiç düşürmüyoruz elimizden, resmen bağımlı haldeyiz. Bazen evde unutuyorum telefonumu, sonra bütün gün bir tuhaf hissediyorum kendimi, sanki bir parçam eksikmiş gibi.. ha öyle çok arandığımdan yada sürekli birilerini aradığımdan değil.. hatta tam tersi.. çok da bayıldığım söylenemez telefonda(özellikle cep telefonunda) konuşmaya ama yinede telefonum çantamda durduğunu bilmek rahatlatıyor nedense..Neyse bundan 50 yıl sonra bizde bu yaşlara geldiğimizde manzara buna benzer bişey olur heralde gerçekten de..ne dersiniz??

Wednesday, April 04, 2007


Evet..nihayet dün sinemaya gidip şu çok görmek istediğim filmi görebildim! Paris, Je Taime...gercekten de oyle:) Kısa film severmisiniz bilmem..hani benim de oyle ozel bir kısa film duskunlugum yoktur...ama gercekten de cok meraklıları oldugunu biliyorum...Aslında düşününce gercekten super bu kısa filmler..Bazı filmlerin 2-3 saatte anlatamadığını 5 dakikada anlatabiliyorlar...
İşte Paris,Je T'aime de boyle bir film..20 kısa filmden olusan uzun bir film...Filmlerin birbirleriyle hiçbir bağlantısı yok..Hepsi tamamen birbirinden ayrı, hepsinin olaylara ve Paris'e farklı bir bakış açısı var...Bazıları o kadar etkileyici ki, asla hafızanızdan çıkmayacak cinsten, mesela posterdeki kırmızı trençkotlu kadının hikayesini anlatan film...Eminim bundan sonra ne zaman kırmızı trençkotlu birini görsem bu kısacık film gelecek aklıma...Neyse uzatmıyım lafı; baştan aşağı keyifle izlediğim bir filmdi bu...görülmesi gerekenler listeme bir çentik daha atabildiğim için çok mutluyum :))

Bu arada başka neler yaptım yada yapamadım:
-hala istikrarlı bir şekilde haftanın 4 günü yürüyorum (kendimle gurur duyuyorum)
-seyret seyret bitmek bilmeyen Lost'u seyretmeye devam ediyorum
-çok alışveriş havamdayım ama kendimi tutuyorum
-yarın 7.sınıfları sınav yapmam gerekiyor ama sınav sorusu hazırlamak yerine ben burda oturmus bunları yazıyorum...