Turist damarlarımız kabardı ya bir kere İstanbul'da turistlik yapmaya devam ediyoruz. Geçen haftaki Eminönü-Sultanahmet-Beyazıt turundan sonra bugün de Tophane civarlarındaydık.
"İstanbul Modern"e.
Zaman zaman gidip gezmekten keyif aldığım bir yere gittim bugün.
Gönül isterdi ki oraya gittiğimizde yurtdışındaki müzelerin önünde gördüğümüz manzaraları görebilelim.Ama maalesef müzeyi gezmeye gelmiş sadece bir avuç turist vardı. Üstelik giriş ücreti oldukça uygun (7 ytl) ve ulaşımı da çok rahat bir mekan (tramvay tam önünden geçiyor). Neyse belki daha yoğun olduğu günler vardır(umarım).
Bahçesinden içeri girergirmez bizi karşılayan "kırmızı gölge" ve "tavukbayanlar"ı selamladıktan sonra içeri giriyoruz ama tabii ki içerde resim çekmek yasak olduğu için size içeriden görüntüler sunamıyorum...gölge ve tavukalarla yetineceksiniz!!
Bunların dışında başka birşey daha vardı bizleri selamlayan. O da eski antreponun içinde kaderine terkedilmiş tarihi saat kulesi. Eski, bakımsız ve hüzünlü bir şekilde selamlıyor bizleri...
Ooohh!! Karnımızı ve gözümüzü doyurduktan sonra başlıyoruz düşünmeye.."şimdi naapsak?nereye gitsek acaba?"diye vee Pier Loti'ye çay içmeye gitmeye karar veriyoruz.
Pierre Loti İstanbul'a aşık Fransız bir denizci ve yazar. Ama tek aşkı İstanbul değil. Bir de "Aziyade" var!!!Karnımız tok olduğu için Pier Loti'de simit yiyemiyoruz sadece çay içiyoruz.Ama kahvehanenin içinden geçerken gördüğümüz "simitçi" tablosu çok hoşumuza gidiyor ve hemen resmini çekiyoruz :)

2 comments:
ne yapalim acaba, yarin bu rotayi biz de mi takip edelim dersin?! :)
:)) neden olmasın!?
Post a Comment