Wednesday, January 17, 2007

Bir dizi başladı hepimiz bir anda hastası olduk...Salı olsa da izlesek diye günleri iple çeker olduk. Salı geceleri sanki hayat duruyor. Camdan dışarı bakıyorum, televizyonları görebildiğim diğer evlere, istisnasız hepsi aynı şeyi gösteriyor: "Binbir Gece".

Binbir Gece Masallarını hepimiz biliriz. Hikayeye göre Fars Kralı Şehriyar Hindistan ile Çin arasında bir adada hüküm sürermiş. Bir gün Şehriyar karısının kendisini aldattığını öğrenince çok sinirlenir ve tüm kadınların sadakatsiz ve nankör olduğuna inanmaya başlar. Bu sinirle önce karısını öldürtür. Bundan sonra her gece yeni bir gelin alır ve geceyi geçirdikten sonra tan vakti kadınları idam ettirir. Nihayet bir gece gelin olarak Şehrazat'ı alır. Daha önceki gelinlerin başlarına geleni bilen Şehrazat bu işe bir son vermek için akıllıca bir plan yapar. Her gece Şehriyar'a çok güzel ve heyecanlı hikayeler anlatmaya başlar. Ancak hikayenin en heyecanlı yerinde durur ve devamını ertesi gün anlatacağını söyler. Tabii hikayenin sonunu merakla bekleyen kral hikayenin sonunu öğrenebilmek için Şehrazat'ı öldürtmez ve bu böylece sürüp gider.İşte bu yüzden de bu hikayelere Binbir Gece Masalları denir.
Şehriyar ve Şehrazat'ın 3 tane çocukları olur. Şehriyar zamanla yumuşar ve kadınlara olan öfkesi de diner.

Bizim izlediğimiz Binbir Gece'de işte bu hikayeden yola çıkmış modern bir İstanbul masalı bana kalırsa.
Dizinin, benim en sevdiğim bir diğer yanı da müzikleri. Dizinin orjinal müzikleri çok başarılı.Ancak patronların sürekli Şehrazat'ı düşünürken dinledikleri "The Kalender Prince" adlı eser tam bir masalsılık katıyor bence olaya.

Bakalım ilerleyen haftalarda bu masal nasıl ilerleyecek!!

No comments: