Tuesday, December 19, 2006

Uzun zamandır yazamıyordum.Bunun iki sebebi var;
1.Yazacak zaman bulamamak
2.Yazacak birşey bulamamak
Geçenlerde oturdum hayatın yada hayatımın ritmiyle ilgili bişeyler yazdım ama bitiremedim, sadece bir draft olarak kalıverdi. Anlatmaya çalıştığım şey aslında özetle şuydu: hayatınız bir anda cok hızlanıp karmasıklasırken ve siz nereye hangi birine yatişeceğinizi bilemezken bir anda ani bir frenle yavaşlayabiliyor ve siz bir anda kendinizi sudan çıkmış balık gibi hissedebiliyorsunuz. Yani en azından bana zaman zaman böyle oluyor!

Neyse güzel bir haftasonu geçirdim(cumartesi günümün neredeyse tamamını çalışarak geçirdiğimi saymazsak). Cumartesi akşamı gidilen tiyatro ve izlenen keyifli bir oyun beni biraz kendime getirdi. Böylece yılın ilk tiyatro aktivitesini de gerçekleştirmiş olduk!
Pazar sabahı, güzel bir uyku sonrası, hiçbiryere yetişmeksizin yapılan keyifli bir pazar kahvaltısı ve gazete keyfinden sonra güzel havayı değerlendirmek üzere dışarı çıkıldı...Uzun zamandır binilmeyen Kabataş motoruna binilerek karşıya geçildi ve tataaaaammm hayatımda bir ilki daha gerçekleştirilip maça gidildi!!

Hep merak etmişimdir bir maçı sahadan izlemekle televizyondan izlemek arasında ne fark var diye!! İkisi arasında bayağ bir fark varmış doğrusu. Bir maçı tv'den izlerken hep birinin yorum yapmasına alışığızdır. O hep bize "biz görmemize rağmen" ne olup bittiğini, kimin topu sürdüğünü, kime pas verdiğini, nasıl çalım attığını vs. anlatır. Halbuki statta öyle birşey yok, oyuncularla aranızda sadece metreler var. Onlar canlı kanlı karşınızda duruyolar,düşüyolar kalkıyolar. Kimin kim olduğunu söyleyen, maçı anlatan bir ses yok, sadece siz varsınız bir de etrafınızda coşkuyla bağıran ateşli taraftarlar! Özetle maçı sahadan izlemek gerçekten çok keyifliymiş. Şimdi milletin neden kar kış yağmur çamur demeden takımlarını desteklemek için her haftasonu stadlara koştuğunu daha iyi anlıyorum..

No comments: