Sunday, February 25, 2007

Oscar törenleri için geri sayım başladı...Bakalım altın heykelcik bu yıl kimlere gidecek?
Aday filmlerin bir kısmını izleme fırsatımız oldu. Bir kısmı bu hafta gösterime girdi,bir kısmını da önümüzdeki haftalarda izleme fırsatımız olacak. Gerçi bu hafta o kadar çok iyi film geldi ki geçen haftadan izleyemediklerimizi de eklersek hepsini izleyebilme olasılığımız yok gibi bişey. Onun için doğru seçimler yapıp mutlaka görmemiz gerekenlere öncelik vermeliyiz kanımca.
Peki Oscar yarışında bizim tahminlerimiz ne kadar tutacak? Filmlerin hepsini izleme fırsatı bulamadığımız için çok doğru tahminler yapmak mümkün değil belki ama yinede gönlümden geçenleri yazayım.
En İyi Film: Birçok festivalden ve Golden Globe'dan başarıyla çıkan Babel Oscara en yakın aday.
En İyi Yönetmen: The Departed(Köstebek) ile Martin Scorsese (adamcağız nerdeyse her sene aday olup olup alamıyor bu ödülü bu sene sırf bu yüzden alabilir diye düşünüyorum) Ama olur da yine alamazsa ikinci olasılık Babel ile Alejandro Gonzalez Inarritu
En İyi Erkek Oyuncu: Bu kategorideki filmlereden sadece bir tanesini izleme fırsatımız oldu o da Kanlı Elmas. Leonardo gercekten iyi bir performans sergilemiş,neden olmasın?
En İyi Kadın Oyucu:Gönül ister Devil Wears Prada'daki muhteşem oyunculuğu ve karizmasıyla Meryl Streep kucaklasın Oscarı.Ama diğer adaylarda oldukça iddialı.Sanırım en çekişmeli kategori bu olacak. The Queen'deki rolüyle Helen Mirren övüle övüle bitirlemiyor, Golden Glob'u almış olması da onu Oscar'a biraz daha yakınlaştırıyor. Penelope Cruz Volver'daki rölüyle zaten şimdiye kadar bu daldaki birçok ödülü kapmayı başardı. Kate Winslet ve Judi Dench de bir o kadar önemli rakipler.
Diğer adaylara buradan ulaşabilirsiniz.
Herşey bu gece saat 01:00 itibariyle belli olmaya başlayacak. Uyumamayı başarabilirsem kanlı canlı seyretmeyi planlıyorum Oscar törenlerini. Bakalım tahminlerde ne kadar başarılı olacağız :)

Sunday, February 18, 2007

Tuesday, February 13, 2007


Keyifli zaman geçirmenin en iyi yöntemlerinden biri de müzik dinlemektir.Üstelik ekstra zaman ayırmamıza da gerek yoktur.Evde,arabada,işte,yürüken,yemek pişirirken,ders çalışırken...Evet bütün bunları yaparken müzik dinleyebilir,içinde bulunduğumuz durumu,mekanı daha keyifli bir hale getirebiliriz.Hani müzik ruhun gıdasıdır derler ya,kesinlikle doğru!!
Uzun zamandır beklediğim Norah Jones'un yeni albümüne kavuştum nihayet.Çok güzel,çok keyifli..Favori parçam da Little Room!! Norah Jones sevenleriniz varsa kesinlikle tavsiye ederim!

Friday, February 09, 2007

Uzun zamandır yazamıyordum malum tatildeydik.Ancak her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi tatilin de sonu geldi.Haftasonunu saymazsak bugün tatilin resmi olarak son günü. Neyse canım şimdi olayı abartıp çalışan arkadaşlarımı sinirlendirmiyeyim.Bu kadar tatil yeter,biraz da çalışmak lazım,dimi ama??



Tatilin son günü şerefine dün güzel bir gün geçirdik.Uzun zamandır yapmadığımız bir aktiviteyi gerçekleştirip operaya gittik."Ali Baba ve Kırk Haramiler".Aslına bakarsanız daha önce hiç Türkçe opera izlememiştim.Alışık olmayınca biraz tuhaf geldi doğrusu ilk başlarda.Ama dinledikçe kulağım alıştı,hoşuma gitti.Üstelik çok da komikti.40 Harami sahneye çıkarlar ve oyun başlar:

Kırk atlı akınlarda çocuklar gibi şendiiiik!
Kırk atlı akınlarda dıgıdık dıgıdık dıgıdık
Dik dik dik dik! Dik dik pek şendik
Derken bir gün derken bir gün ah enslendik!
Hah hah hah ha hih hih hiine biçim enselendik!!
(...)




Tabii aktiviteler bu kadarla bitmiyor.Operadan önce sister cebe'nin bulduğu bir Rus lokantasına gittik.Adı "Rejans". 1930'dan beri aynı yerde. Müdavimleri arasında kimler yokki. Atatürk de gidermiş zamanında. Cam kenarındaki masada otururmuş. Zaten duvarlarda gelmiş oturmuş bütün ünlülerin isimleri var. Bizim masamızın yanında da iki tanıdık isim vardı.
Aslında iyi bir dizi izleyicisiyseniz bu mekanı mutlaka görmüşünüzdür. Mesela en son Hatırla Sevgili orada çekilmiş. Cuma-Cmrts aksamları canlı müzik de varmış.



Gel gelelim yemeklere.Hepsi pek lezzetliydi.Ama isimleri Rusça olduğu için bu balık hafızamla ancak iki tanesinin ismini hatırlayabiliyorum. İlki "Porç" çorbası.İçinde pancar,lahana,havuç ve de patates var.Ben pancar sevmediğim için bu çorbadan yemedim.Ama arkadaşlarım çok lezzetli olduğunu söylediler. Daha sonra da resimde gördüğünüz et yemekleri geldi.Hepsi de gayet doyurucu ve lezzetliydi.Tabii böyle güzel bir yemeği tatlısız bitirmek olmazdı.Bizde hemen tatlı siparişimizi vermek üzere Türkiye'nin (tescilli) en iyi garsonlarından Uğur Bey'in yardımına başvurduk, o da bize içi taze meyvalarla dolu bu şahane tatlıyı getirdi.Tabii yine tatlının adını hatırlamıyorum ama açıklaması şuydu: Gösterişli ama hafif. Kesinlikle doğru!!